GÜNCEL SİYASET DÜNYA MEDYA MAGAZİN SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
M. Kürşat Türker
YAZARLAR
16 Mayıs 2022 Pazartesi

RÜYALAR KABRİSTANI

 

 

Adalet Tanrıçası olarak nam salmış Themis heykelinin önündeyim. Bilinçaltında dahi olsam, rüya içi yaşantıma göre eski bir avukat arkadaşımla buluşmak üzere orada olmam gerektiğinin de bilincindeyim. Ancak heykeldeki tuhaflık hemen göz önünde. Tabii , rüyadaki gözün önünde.., Güneş gözlüğü takmış ve elindeki terazi de tek bir kâse ., Belli ki yeni bir kutsal kâse..., Bu heykelin tasarımcısını bilmekteyim ama ne zamandır burada bilememekteyim. Sonra bir anda bir fren sesi. Bir kişinin kolluk kuvvetlerince yerde sürüklendiğini görüyorum. Hem de Adaletin Sarayının önünde. Müdahale etme istenci ile o yöne yürürken durduruluyorum. Kolumdan tutan kolluk kuvvetlerine tam bir şeyler söyleyecekken sürüklenen kişinin aslında bir heykel olduğunu görüyorum..., Şaşkınlık durumunda bana " Merak etme geri dönüşüme göndereceğiz " deniliyor ve bir anda ve beklenmedik bir senkron içinde, avukat arkadaşımla karşı karşıya bir kafede oturuyoruz. " Uzun zamandır yoktun, nerelerdesin, ne yapıyorsun ? " sorusu karşısında ben de sanırım bir kademe daha ilerliyorum.  " Ne olsun, bu ülkede halen daha hekimlik yapmakta ısrar ediyorum " diyorum. Çay ve kek sipariş ediyoruz ve bu arada arkadaşım bana ; " Biliyor musun? Birkaç ay içerisinde avukat sayısında Almanya'yı geçip,  Avrupa'da ikinci sıraya yükseleceğiz " diyor. Ben de ona; " Desene kıskanılacak bir mevzu daha " deyip hafif bir tebessüm ediyorum ve bir anda diz kapağımın altına ökçeyi yiyorum. " Sessiz ol, kendine gel ne yapıyorsun? " diyor arkadaşım.  " Bu ülkenin üçte biri muhbir haberin yok mu, ebleh misin ? " deyince bir anda rüya içi evrenim kendine geliyor ve çevreme daha dikkatli bakıyorum. İzleyen, tetikte ve beklenti içerisinde olduğu aşikâr birkaç kişi hemen gözüme çarpıyor. Saat 10 yönünde sivri bakışlı ve negatif auralı şahıs, saat 12 yönünde gözetleme modundaki kulak kabartıcı bir diğeri. Ama asıl rahatsız edeni, hemen arkamda oturup arkasına kaykılan kişi. Ağızımla kulağı arası en fazla 25 santimetre. Bu esnada siparişler geliyor. Getiren kişi pigme boyutlarında bir çalışan. Masaya siparişleri koyuyor. Ben getirilen keke dikkat kesilirken arkadaşım ; " Biliyor musun, heykelin açılışına Johnny Depp bile geldi. Bütün devlet erkanı buradaydı " diyor. Bense asıl şaşkınlığımı keke sakladığımdan olacak ; " Bu ne keki ? " diye garsona soruyorum ve " Beton keki " cevabını alıyorum. Bu esnada şeker alırken yere düşürüp çaktırmadan hemen arkamda oturanı süzüyorum ve sağ elinde 99'luk tesbih çektiğini görüyorum. Hemen doğrulup garsona soruyorum; " Beton keki nasıl bir kek türüdür? " . O esnada arkadaşım söze dahil oluyor ; " Daha önce yemedin mi, çimento ile karışık nişasta, bir çözelti içerisinde fırınlanıyor " Bir senkron haliyle ve rüya dışı gözümle,  rüyanın absürt bir hal almaya başladığının da farkına varıyorum. Sonra rüya evrenine tekrar düşüp ; " Neden geciktin? " diye bir soru soruyorum. Arkadaşım " Sorma" diyor ama sormuş da bulunuyorum. " Öğleden önceki davalarda tanıklar sanık, sanıklar tanık olma haliyle uğraştık yine " diyor.  Ben de sorumdan pişman olup tiksintimi keke yoruyorum. " Ben bu keki yemem " diyorum ve hızlıca çayımı bitiriyorum. Sonrasında anlık bir paralel geçişle; " Eee .., işleriniz açık o halde " diyorum. " İnsanları kendine ,evladına, kardeşine davalık ettiren, boşanma ve icra davaları ile bonus hediye eden bir sistemdesin " deyiveriyorum..., O esnada arkadaşımla ilk kez göz temasını doğru kurmuş olduğumuz anda söze devam ediyorum ; " Zaten bu ülkede üç sektöre hürmet edildi ve bunlar arasında Tababet yok " diyorum. Bir yandan hangileri der gibi bakarken ve bir yandan da kek yemeye devam eden arkadaşım karşısında ben sözün peşini bırakmıyorum ; " İnşaat , hukuk .. " Ve tam o esnada...,  masadaki boş bardağı almaya gelen garson araya girse de arkadaşım; " Peki üçüncüsü hangisi, Söyle çabuk öğleden sonra bir duruşmam var oraya yetişeceğim zaten. Kocasını ütüleyen bir kadının davası " diyor..., Garson boş bardağı tepsisine alıp masanın yanında dikilirken ben de hafifçe doğrulup ; " Birazdan geriye yuvarlanacak olan muhterem, cevabını versin " diyor ve hızlıca ayağa kalkıyorum..., Ben ayağa kalkarken garsonun da bir anda boyu uzamaya başlıyor ve elindeki tepsideki bardağı yere düşürüyor..., Bir kırılma ve dağılma yankısı ...,  Ve son...!

 

TABİR : Topraktan gelen insanın toprağa dönmesi gibi, bilinçaltından gelen rüyalar da bilinçaltı kabristanına geri döner..., Bazıları sıkça ziyaret edilir ve bazıları da insan ya da evrenin zihninde kaybolup gider..., Aslında kaybolan bir şey yoktur..., Sadece göz önünden yitip gider..., Velhasıl ; bu rüyanın tabiri tevil edilmeye gereksinim dahi duymamaktadır...! 

Yazarın Diğer Yazıları