Beklenmedik bir anda büyük bir değişime uğrayan Suriye.
Akıllarda sorular, sorular olan.
En çok da Türkiye!
Erzurumlu Mehmet amcaya mikrofon uzatılıyor.
Esad kaçtı. Suriye'de taşlar yerinden oynadı. Ortam çok karışık.
Komşumuz böyleyken Türkiye'ye ne olur?
Mehmet amca: söyleyim diyor ve devamla; Anadolumuzda bir deyiş vardır.
" Ablam gelin oluyor sıra bana geliyor.
Böyle olacak işte" diyor.
Ve Anadolu insanının feraseti ile" Ama bu sefer sıralama ters dönecek.
Burası Türkiye.
Yedi düvele dersini vermiş bir ecdadın torunlarının ülkesi. Bunu da düşünsünler; diyerek devam ediyor..."
Bu arada peki bizler ne diyoruz?
Olacaklar konusunda.
En çok da Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüp dönmeyecekleri. Bu oranın ne kadar olacağı v.b...
Öyle ya.
İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıların büyük oranda azalacağı umudu biraz da geri dönüş göçüne bağlı.
Başlangıçta yoğun bir gidiş olmadığı ortada.
Esad'ın zulümünü bahane edenlerin bahaneleri artık yok. Önümüzdeki günlerde bu durum daha da netleşecek elbette.
Bu arada Türkiye baştan beri sürdürdüğü
Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasından yana.
Suriye'de adım adım ilerleyen İsrail'in yaptıklarını yakından takip ediyor.
İran ise Suriye'de olan bitenlerden "komşu" ifadesini kullanarak Türkiye'yi sorumlu tutuyor.
Sonuçta tüm bu kargaşa ortamına rağmen, iyiliklerden yana umut varsa hayat yine de sürer.
Şimdi de...
Bütün bu kargaşa ortamında son bulup sular durulunca da...
Günün sözü: Her sabah güneş yeniden doğar. Dünyanın düzeni yeniden kurulur...